İçeriğe geç

NESNELERİN İNTERNETİ

IoT

Aklınıza gelebilecek tüm elektronik cihazların tablet, mobil telefonlar ve bilgisayar ile entegre çalışabilmesi için geliştirilen teknoloji altyapısına “nesnelerin interneti / Internet of things/ IOT” denilmektedir. Bu sistem bulut bağlantı yolu ile verileri sensörler ve cihazlardan toplar hücresel, uydu, Wi-Fi, Bluetooth gibi teknolojiler ile verileri dağıtır [1]. Örneği telefonunuzdaki bir aplikasyon ile sabah kahve rutininizi planlayabilir siz uyanır uyanmaz kahvenizin hazır olması için kahve makinanınızın çalıştığını görebilirsiniz. Ne kadar hayat kolaylaştıran bir teknoloji değil mi? Peki bunu öğrenen sistemler bu verileri depoluyor mudur? Ayşe nin kahve rutinini hangi kahve markasını, kahve makinası markasını, kahvesinin sertlik derecesini kaçta içtiğini ve tüketim kapasitesini öğrenen bu sistemler bu verileri pazarlama verisi olarak kullanabilirler. Big data dediğimiz büyük veri nin temelini oluşturan sistemler buradan beslenir. Biz yazılım ve donanımlara ne kadar veri yüklersek onlar o kadar karşımızı farklı olasılık ve algoritmik versiyon olarak geri döner. Bu kadar veriyi insan beyni ile doğrudan analiz ve istatistiksel anlamlandırma yapacağını düşünmüyorsunuz umarım. Tabi ki yapay zeka teknolojisi ile dolaylı olarak insan beyninin rehberlik ettiği teknolojiler bu verileri yönetiyor olacak. Veri analizi sistemleri arttıkça kişiselleştirilmiş pazarlama stratejilerini hayatımızda daha çok göreceğiz. Bu sistemi kullanan Starbucks kahvenizin yanında yediğiniz kurabiye alışkanlığınızı size kasa önündeki vitrinde talep etmenize zemin hazırlayarak destekler. Starbucks un gelişmiş iş zekası yazılımı bu tarz satış pazarlama stratejileri geliştirmektedir. Şirketin CTO’su, daha önce gitmediğiniz bir mağazaya girdiğinizde her zaman içtiğiniz içeceklerin otomatik olarak sipariş ekranında belirdiği bir gelecek hayal ediyor. Sistem, hoşunuza gideceğini düşündüğü bir ikramı bile gösterebilir. “Kulağa çılgınca mı geliyor? Hayır, aslında hiç de değil. Önümüzdeki aylarda ve yıllarda insanlarla daha iyi etkileşim kurmak üzere temel amaçlar doğrultusunda çalışmaya devam ettiğimizi göreceksiniz,” diye devam ediyor Martin-Flickinger [2].

Veri boyutu beraberinde büyük veri analitiği, güvenliği ve mahremiyeti ihlal konularını da beraberinde getirmiştir. Özellikle son haftalarda kamu kurumlarımıza yapılan saldırılar ile bu endişe daha da artmıştır. Ülkemizde her geçen gün artan veri boyutu ve tutulan bu verilerin güvenliğinin sağlanması da her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Bunun getirilerinin ve götürülerinin bilinmesi, gereken önlemlerin alınması ve büyük verilerden istenildiği ölçü de istifade edilmesi gerekmektedir. Güvenliğin dijital ürünler ve hizmetler için ne kadar önemli olduğunu herkes anlıyor. Müşteriler, özellikle bunları kendi ürün ve hizmetlerine dahil ederken dijital tekliflerin güvenli olmasını bekler. Örneğin, ürün tasarımında sensöre yer veren bir üretici, kullandığı sensörün siber güvenlikli olmasını ve güvenlik açıkları oluşturmamasını bekler. İnternete bağlı herhangi bir cihaz, dahili sisteme erişen, kimlik bilgilerini çalan, kötü amaçlı yazılım eken veya hassas veriler toplayan saldırılar için bir giriş noktası oluşturabilir. Ancak, iyi duyurulan ihlallerden sonra ortaya çıkan ihlallerin gösterdiği gibi, siber güvenliği ürün ve hizmetlere dönüştürmek için geliştirme süreçlerimiz bozulmaya devam ediyor. Güvenliğin yalnızca beklenmediği, aynı zamanda ürün geliştirmenin her yönüne derinden gömülü olduğu bir noktaya henüz gelmedik[3].

[1]. https://www.iot.gen.tr/2017/01/23/starbucks-veri-analiziyle-kisisellestirme-alaninda-ilklere-imza-atiyor/

[2]. https://www.iot.gen.tr/2017/01/23/starbucks-veri-analiziyle-kisisellestirme-alaninda-ilklere-imza-atiyor/ [3].  https://sloanreview.mit.edu/article/design-for-cybersecurity-from-the-start/